Avicii ft. LarsM - Stars (NEW 2013) Remix By Omer Kolsuz

0 yorum:

Dj Olmak İçin Gerekli Malzemeler Nelerdir ?

Turntable

Çalışma sistemlerine göre belt drive (kayış kasnak sistemi) ve direct drive (kendinden motorlu) olarak ikiye ayrılan ve plak çalmaya yarayan, DJ ekipman listesinin prensesi ya da anneannelerimizin deyişiyle pikap... Minimum iki taneye sahip olunmalıdır. Jeff Mills gibi üç turntable kullanan kimi DJler olsa da bu tipik bir davranış değildir, Rocky konsantrasyonu ve Houdini el çabukluğu gerektirir.

Sektörde Technics, Denon gibi markaların ürettiği turntable’ların tartışılmaz hâkimiyeti vardır. Şöyle ki, Technics’in direct drive teknolojisiyle ürettiği SL-1200 serisi, elektronik müzik dünyası için İstanbul’un keşfi kadar önemli bir kilometre taşı. Bu, o ana kadar belt drive mekanizmalı turntable kullanan dünya çapında birçok DJ’in, kayışı kırar / bozarım korkusunu gütmeden çalması, pervasızca scratch atması anlamına geliyor. Technics ise hâlen bu öncülüğün kaymağını yiyor. Çok kaba bir ortalamayla, Technics alamet-i farikası taşıyanları 600 $’a temin edilebilen ekipmana sahip olma kararı verdiğinizde “İki tane alınca indirim yapıyor musunuz?” esprisi yerine Gemini ve Teac’ın uygun fiyatlı modellerini tercih etmen daha makul olacaktır.

Alıntı.

0 yorum:

Bir Dj Olmak İçin Gerekli Bilgiler

Dj olmak için Gerekli bilgiler 

DJ'lik müessesesi aslında son derece basit gözüküyor, iki plak alıp, aynı anda çalıp, çalınan iki farklı parçayı tek şarkıymış gibi "yutturmak"... Ancak bir DJ olmak, hem para hem de zaman olarak ciddi yatırım ve yetenek gerektiriyor. Sonuçta yaz akşamlarında kumsalda gitar çalan biri olmuyorsunuz, ama dijital çağda insanlar ateşin etrafında değil, kabininizin etrafında toplanmayı tercih ederler zaten. DJ arkadaşlarımızın nasıl popüler olduklarından hiç bahsetmeyelim, sizi heveslendirebilir ama gitar çağında kalan bizler, yazarken bile üzülüyoruz. İyisi mi, bu yazıyı yazdıktan sonra sizinle birlikte bir kez de biz okuyalım.


Prensip olarak, bir DJ'in sahip olması gereken en önemli yetenek -iki farklı plaktan çalınan şarkıları "dikiş izleri" belli olmadan birleştirmek- gerçekleştirmesi kolay gözüken, ancak göründüğü kadar kolay olmayan bir iş. Partilerin aranan DJ'leri, bu başarıya çok çalışarak ve pratik yaparak ulaşmışlar. Yani amacınız sadece fotoğraf çektirmek değilse ekipman başında durup kulaklık takmanın sizi bir anda popüler yapacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. DJ olmak için atılacak ilk adım, kullanılan ekipmanları ve terimleri tanımak, yani biraz ders çalışmak. Ah, tesadüfe bakın ki siz de tam şu anda bunu yapacaktınız...

Turntable - Plakların çalındığı, en temel alet. Beat matching'i kolaylaştırmak amacıyla tercihen direct drive (kendinden motorlu) olmasında fayda var. 
Stylus - Plakların üzerindeki izlerde kayıtlı olan müziği okuyan "iğne". 
Pitch Control Slider - Çalınan plağın dönme hızını artıran ya da azaltan düğme. 
Mixer - İki turntable'ın da bağlı olduğu, ses, bas, fade, gibi temel ayarların yapıldığı, aslında bütün mixin kontrol edildiği ünite. 
Channel Faders - Mixer üzerinde bulunan ve kanalları (yani farklı turntable'ları) kontrol etmenize izin veren düğmeler. 
Beat - Müziğin vuruş sayısı. Genellikle davullara göre ölçülür. 
Measure - Dört beat'lik bir grup. 
Phrase - 8 measure'lık (ölçülük) bir grup. 
BPM - Beats Per Minute (Dakika başına düşen vuruş sayısı) teriminin kısaca söylenmiş hali. Kaydın hızı, bu şekilde ifade edilir. 
Cross Fader - Hoparlörlerden hangi kanalın ne ölçüde duyulacağını ayarlayan sürgü. Cross Fader, genelikle mixer'in ortasında yer alır. 
Trainwreck - Kötü yapılmış bir mix.

Bir DJ'in, iki profesyonel turntable'a, bir mixer'a, izolasyonu sağlam bir kulaklığa, müziğin dinlenmesini sağlayacak bir ses sistemine ve elbette çalacak plaklara ihtiyacı vardır. Bu listeye dinleyiciler de eklenebilir ama siz kendi kendinize çalmayacaksınız diye bir kural yok. Bazı DJ'ler CD kullanır ve bazıları da sadece channel fader kullanarak mix yapar. Biz burada size evinizde CD tak çıkar yapmayı da, hip hop DJ olmayı da anlatmıyoruz, o yüzden cross fader kullanarak yapılan mix üzerinde duracağız. İki kaydı aynı anda çalmak için plakları gayet iyi, hatta introları (yani parçaların başlangıçlarını) ve outroları (parçaların bitişlerini) su gibi bilmek gerekir. 


Şarkıların sessiz bölümlerinde bile, vuruşların devam ettiğini hatırlamalısınız. Vuruşları, ayağınızı müziğin ritmine uygun olarak yere vurarak sayabilirsiniz. En usta müzisyenler bile bunu hâlâ gocunmadan yaparlar. Blues'cular da yapar, rock'çılar da, siz neden yapamayacakmışsınız? Vuruşlar dörtlü, sekizli, onaltılı ve otuzikili gruplar halindedir. Siz de dinlerken fark edebilirsiniz, birçok parçada da her 32 vuruş ile birlikte şarkıya yeni bir element çıkarılır ya da eklenir. Birçok şarkıda ne zaman neyin gireceği, amiyane tabirle şarkının ne zaman patlayacağı çok bellidir. 

İlk plağı hazırlayarak (aslında buna cueing deniyor) birinci adımı atıyoruz. Plağı CD gibi kenarlarından ve etiketli kısmından tutmaya özen gösterin. Hoparlörlerin uygun miktarda açık olduğuna emin olun. Bir anda patlayan şey sadece kolonlar değil maazallah dinleyicilerinizin kafası da olabilir(!) Cross fader'ın, ilk plağın çaldığı turntable yönüne dönük olmasına dikkat edin ki az sonra geçiş yapacağınız plağı başkaları duymasın. Kulaklıklarınızı takın, böylece hoparlörlerden ilk plak duyulurken, kulaklıklardan diğer plağı dinleyebilirsiniz.

Şimdi anlatacağımız tekniğe beat-matching denir. Bir kez uygun hızı bulduğunuzda ikinci plak ile mix yapmaya başlayabilirsiniz. Profesyonel bir turntable, plağı başa geri "sarmanıza" izin verir. Bunu, parmaklarınızla plağı dönüş yönünün tersine (saat yönünün tersine) doğru döndürerek yapabilirsiniz. Bu şekilde ikinci plağı hazırlayın ve parmaklarınızla dönmesini engelleyin, böylece stylus, tam ilk vuruşun başladığı yerin hemen öncesinde, siz serbest bırakana dek sabit kalır. "Stylus da nesi" diyenleri yazının ilk kısmına geri göndermekle kalmıyoruz, bir de esefle kınıyoruz. Haydi arkadaşlar, beraber arkasından "cık cık cık" yapalım. Cık cık cık cıkh.

İlk plağınızın vuruşlarını sayın ve ikinci plağı, ilk kaydın cümlelerinden birinin başlangıcına kadar döndürmeye başlamayın. "Cümle de nesi" diye sormaya çekindiğinizi fark ettik, neden çekiniyorsunuz, daha önce açıklamadık ki, bakın yine dikkatli okumuyorsunuz, sormayan herkesi en başa geri gönderiyoruz! "Cümle" demekle kast edilen, otuz iki vuruşluk bir gruptur. Her zaman ayağınızla beat'lere eşlik etmeyi unutmayın. Her şeyin birbirine uyacağına inandığınız zaman, parmaklarınızı ikinci plağın üzerinden kaldırın ve çalmaya başlayın. Bu aşamada ikinci plağı sadece siz duyacaksınız, hatırlayın, cross fader'ı sadece ilk turntable'ın duyulmasını sağlayacak şekilde ayarlamıştık. Eğer vuruşlar birbirini tutmadıysa - ki bu kötü bir şey, ikinci plağı tekrar ayarlamalısınız.

İlk cümle başlayana kadar kendinizi tamamen dışarıda çalan plağın hızına verin ve aynı tempoda, mix'leyeceğiniz plağın ilk kick'i üzerinde ileri ileri itip geri çekerek eşlik edin. Böylece hem ikinci plağın geçiş yapmayı planladığınız hızda nasıl duyulacağı hakkında bir fikriniz olmuş olur hem de iki plağı aynı noktada başlatma imkânınız olur.

İkinci adım 32'lik vuruş grubunun bitmesiyle başlıyor ki bu esnada ikinci plağın ilk vuruşunu, ilk plağın 33. vuruşu üzerinde bırakmaya dikkat etmek gerekiyor.

Bir sonraki adımda muhtemelen plakların kickleri birbirlerinden uzaklaşmaya, kurmaya çalıştığınız düzeni bozmaya çalışacaklar çünkü hızlarını tamı tamına eşitleyemedik. Bu durumda da bize onları yeniden eşitlemek ya da "ben gidip plajda gitar çalayım daha iyi" demek düşüyor. Beyninizi iki parçaya bölerek ikinci plağın birinci plaktan daha mı hızlı yoksa daha mı yavaş olduğunu fark etmeye çalışın. Birinci plaktan daha yavaşsa, hızlandırmamız, tekrar dengeyi kurmamız gerekiyor. Bunu da ikinci plağı tam ortadaki demir aksam üzerinden kavrayıp (maksadımızdan fazla kaymamalı) saat yönünde çevirerek yapacağız. Daha kolay ikinci bir hızlandırma yöntemi plağın baskı kâğıdı üzerinden parmak yordamıyla ittirmektir ama bu, 45'lik plaklarda gereğinden fazla harekete yol açar, tercihen 33'lük plaklarda uygulanmalıdır. Bir iki seferde kickler tekrar birbirlerinin üzerine oturacaklardır ki oturmuyorsa zaten ritim kaçmıştır; iğneyi tekrar plağın başına koyarak yeniden denemekte ya da plaj konusunu bu kez cidden düşünmekte fayda var. Herhangi ittirme işleminden bir tanesini kickleri tekrar oturtana kadar yaptıktan sonra, plakların dengesinin bozulmaması ya da daha az bozulması amacıyla pitch controller'ı yarım birim, aşağıya doğru artırın.

İkinci plak birincisinden hızlıysa, plağımızı yavaşlatmamız gerekecek. Bu durumda da plağın durduğu tabla, hafif bir parmak temasıyla tekrar kickler oturana kadar yavaşlatılır (abartmaya, motoru yakmaya lüzum yok), sonrasında da pitch controller hafifçe yarım birim yukarıya kaldırılır.

Son olarak mixing aşamasında tekrar nükseden ritim kaçmalarında aynı yolları her seferinde pitch controller üzerindeki daha minik değişikliklerle tekrarlamak gerekecek. Yani bir kere iki plağı uydurunca şarkının sonuna kadar dinleyicilerinizle ilgilenebilirsiniz diye bir şey yok. Zaten kolay olacağını da hiç söylemedik. Mükemmeliyete ulaşmak için en fazla bir buçuk dakikada ritm oturtmayı halletmekte fayda var. Sonrasında mixing teknikleri sizin maharetlerinize ve dinleyiciler arasında gözünüze kestirdiğiniz kişilerin fazlalığına kalmış.

Beat'lerin birbiri ile uyumlu olduğu konusunda güveniniz tamsa, cross fader'ı ortaya getirin. Şimdi hoparlörlerden, iki plağın çaldığını da duyabilirsiniz. Elbette artık ikinci plağı herkes duyabiliyor, ancak her şeyi doğru yaptıysanız birçok kişi yine de ikinci plağın çalmaya başladığını fark etmeyecektir. Bu kötü bir şey değil!

Sadece ikinci plağın çalmasını istediğinizde cross fader'ı, ikinci turntable yönüne çevirin. Bu adımları defalarca başarıyla tekrar edebilirseniz, turntable'lar arasında zıplayarak bir sürü plak arasında gezinebilirsiniz ve böylece "dikiş izleri belli olmayan" bir mix'iniz olur! Bu gayet iyi bir şey!
Artık size kalan, beat-matching yeteneklerinizi geliştirmek ve daha çok şarkı bilmek.


0 yorum:

DubstepMusic Nedir

2000'lerde Londra'da ortaya çıkan dubstep, popüler sanatçılara da sirayet eden bir akım haline geldi. Ünlü rock grubu Korn bile dubstep türünde bir albüm hazırladı. Peki nedir bu dubstep?

Cazın temelleri New Orleans'da atıldı. 1980'li yıllarda ortaya çıkan ve Nirvana'yla eş anlamlı görülen 'grunge'ın 'sıfır noktası' Seattle'dı. New York'la punk, house müzikle Chicago birlikte anılıyor. Massive Attack, Portishead gibi başarılı isimlerin yarattığı trip-hop akımıyla Bristol da öyle... Manchester ise yarattığı sound'la bir akıma adını verdi. Tüm bu şehir-müzik ilişkisinin özünde basit bir neden var: Müzik akımlarını oluşturan, o dönem şehirlerde yaşanan hayatın ta kendisi. Bu kadar laf salatası yapmamızın bir nedeni var elbette. Konuyu, 2000'li yılların başında keşfedilen, aynı 10 yılın sonlarına doğru ise popülerliğinin doruklarına çıkan dubstep'e getirmeye çalışıyoruz. Rihanna, Britney Spears derken dubstep merakı Korn'a da sirayet etti. Hatta Korn, dubstep türünde bir albüm yayınladı. Korn'un yeni albümü The Path of Totality'yi internetten edinmek mümkün. Yeni albümlerinin yayınlanmasının ardından grubun esas adamı Jonathan Davis,Billboard'a henüz dubstep ortada yokken Korn'un 'dubstep' yaptığını iddia etti. Davis'e göre Korn, yarı zamanlı ritimler kullanıyor, müziklerini baslara göre şekillendiriyordu. Davis'e göre bu da dubstep demekti. Peki gerçekten öyle mi? 

2000'LERDE LONDRA'DA... 
Dubstep'in nasıl ortaya çıktığını anlayabilmek için 2000'li yılların Londrası'na geri dönmek gerekir. O yıllarda Londra, 'garage' adı verilen yeni tür bir elektronik müziğin etkisindeydi. Dizzee Rascal, Wiley, Kano, Crazy Titch gibi sanatçıların öncüsü olduğu 'grime'ın da etkili olduğu bu günlerde, bahsi geçen iki türü birleştiren yeni bir sound'un da temelleri atılıyordu. Bu yeni tür, dub ve garage'ın bir alt türü olan 2-step'in adlarıyla birlikte anılacak, dubstep olarak adlandırılacaktı. Dubstep popülerliğini Londra'nın gece kulüplerinde yakaladı. Akımın şehre, oradan da dünyaya yayılmasını sağlayan da Big Apple Records dükkanıydı. 

BASLARIN GÜCÜ ADINA 
Basların ön plana çıktığı, İngilizlerin 'wobble' olarak adlandırdığı aksak ritimleri barındıran, mekanik seslerin de kullanıldığı dubstep, Londra'nın önemli kulüplerinde çalan DJ Hatcha'nın öncülüğünde popülerleşti. Geçtiğimiz aylarda Babylon'da da ağırladığımız Skream ve Benga ile Unicorn Kid, Truth, Kode9, Digital Mystikz, Artwork, Geriom, Warrior Queen, El-B, Zed Bias gibi isimlerin de popülerleşmesini sağlayan dubstep'in son dönemdeki yıldızı ise Skrillex. Bu arada Skream, Benga ve Artwork'ten oluşan Magnetic Man adlı grubu da listeye eklemekte fayda var. Tüm bunların dışında farklı türlerin popüler örneklerine yapılan dubstep remixlerini internette Youtube, Dailymotion, Fizy ve Grooveshark gibi sitelerde bulmanız da mümkün.

BEŞ ŞARKIDA DUBSTEP 
 Skrillex - First of the Year 
 Skream & Example - Shot Yourself in the Foot Again 
 Kode9 - Nine Samurai 
 Magnetic Man - Mad 
 Digital Mystikz - Intergalactic

0 yorum:

Music

0 yorum: